Azınlıklar Halk Tiyatrosu’nun kuruluşu ve gelişmesinde, 10 yıl zarfında sayısı çok kişilerin karşılıksız yardımları olmuştur. Bu tür yardımlar sayesinde bir yıllık eğitim kursları düzenlendi, genç ve yetenekli aktörler sadece teorik değil, pratik sahne eğitim aldı, tecrübe edindi. 24 Nisan’da Azınlıklar Tiyatrsou’nun sahnesinde perdeler yine kaldırıldı, her afta en az üçer-dörder temsil sunuldu. Hizmete verilen yeni tiyatro sahnesi yeni bir gelecek oluşturuyordu. Etkin ve yoğun sanatsal faaliyetler sayesinde, tiyatronun kurulması ve gelişmesinde emeği geçen herkese karşı olan vefa borcunu en iyi bir şekilde ödemeye hazır olduğunu kanıtladılar.25 Tiyatro, kuruluşunun 10. yıldönümünü zengin programla kutladı, bu vesile ile (“Bratstvo” Sineması dahilinde) Azınlıklar Tiyatrosu’nun ihtiyacını gidermek amacıyla inşa edilen küçük sahne törenli bir şekilde hizmete verildi. Kutlama töreni 24 Nisan tarihinde sabah saat 10 başlayacak, kuruluş yıldönümü vesilesi ile Tiyatro Konseyi törenli oturum düzenleyecek, ardından tiyatronun on yıllık çalışmalarını yansıtan fotoğraf sergisi açılacak.
Akşam saat 20 de “Fragmentli Gece” adlı programda Türk ve Arnavut Dramı “Evli Çiftler”, “Üzüm ile Tilki”, “Buradan Bir Genç İnsan Geçti mi?”, Cinayet Yolu”, adlı temsillerden alıntılar canlandıracak, kutlama programına Opera ve Bale solist santaçılar da iştirak edecek. 22 Nisan tarihinde Priştina Halk Tiyatrosu Şiler’in “Eşkiyacı” temsilini sunacak, 26 Nisan’da ise Üsküp Halk Tiyatrosu B. Nuşiç’in “Dr.” temsilini sunacak. 27 Nisan’da Türk Tiyatrosu, Vedat Nedim Top’un yazmış olduğu “Kör” oyunun prömiyerini sunacak, 28 Nisan’da Petar Petroviç- Peçiya’nın “Canlar-Kalpler” oyununu ise Arnavut Dramı sunacak.
Tiyatro Konseyi’nin törenli oturumunda tiyatronun 10 yıllık çalışmaları hakkında tiyatro müdürü Şuko Avdoviç bildiri sunacak. Törenli oturumda Makedonya Halk Cumhuriyeti Kültür Konseyi’nin Başkanı Dimçe Belovski, Mostar Halk Tiyatrosu’nun temsilcisi Avdo Cinoviç (Savaş öncesi Üsküp Halk Tiyatrosu’nda aktör olarak görev yapmış) ve Priştina Halk Tiyatrosu’nun yönetmeni Hasan Merkuli hazır bulundular. Toplantının sonunda tiyatro alanında başarı kaydedenlere ve tiyatroyla işbirliği yapanlara çeşitli ödüller, diplomalar, takdirnamaler ve şükran belgeleri dağıtıldı. Kutlama programın kapanışı Türk okulundan öğrenciler hazırladıkları kültür-sanat programı yer aldı, ayrıca tiyatronun 10 yıllık çalışma ve gelişme sürecini yansıtan fotoğraf sergisi de düzenlendi.
Türk Tiyatrosu’nun 1960 yılında sunduğu ilk prömiyer temsil İliya Cuvalekovski’nin rejisörlüğünde hazırlanan “Kör” üç perdelik kısa piyes sunuldu. Oyunun rejisörü elinden geldiği kadarıyla aktörler üstlendikleri rollerini en iyi bir şekilde canlandırmaları için caba harcamış. Şerafettin Nebi (Kör) rolünü canlandırdı, özürlü bir kişiyi oldukça sağlam ve özgüvenceli bir tavırla başarıyla yansıttı. Lütfü Seyfullah bu oyunda da kendine has bir oyuncu kimliğiye Amca’yı canlandırdı. Binnaz Salih de rolünü başarıyla canlandırdığı kaydedildi.
Sezonon ikinci prömiyeri olarak Türk Tiyatrosu Duşko Roksandiç’in “Babil Kulesi” oyununu sundu. Piyesin rejisini ve sahne tasarımını Saşa Markus hazırladı. Saşa Markus’un rejisinde hazırlanan bu oyun hakkında eleştirmenler diğerleri yanısıra şunlara dikkat çekmiş, seyirciler yarım saatlik mükemmel eğlendirici, gönül hoşlayıcı bir piyes izleme olanağı buldu. Piyesin konusu ve tasarlanan sahne ile tam anlamında bir bütünlük sağlanmış. Lütfü Seyfullah bu kez aktör yeteneğini en iyi bir şekilde gözler önüne sergiledi. Sahneye hakim oluşu seyircinin beğenisi kazandı. Uzun bir aradan sonra oldukça ilgi çekici bir rolle Ayten Salih de seyirci karşısına çıktı. Şerafettin Nebi ve Binnaz Salih de rollerini başarıyla canlandırdı.
Türk Tiyatrosu, yeni sezon çalışmalarına Stevan Sremaç’in dramatize ettiği, Mirko Stefanovski’nin yönetmenliğinde hazırlanan “Bizim Müfetiş” temsiliyle başladı. Eleştirmenler seçilen metinden memnun olmadıklarını ifade etmiştir. Rejisör oyunda ilginç detaylar sahnelendirme gayreti göstermesine rağmen, yeterince seyirciyi tatmin edecek kalitede bir temsil olmadığı dikkat çekilmiştir. Lütfü Seyfullah bu oyunda iki rol canlandırdı, Sirano rolü aslında oyunun en sempatik simalarından biri olduğu kaydedildi. Lütfü Seyfullah bundan önceki oyunlarda olduğu gibi, bu oyunda da üstün sanat yeteneğini bir kez daha gözler önüne sergiledi, çoğu aktörlerin ulaşmak istediği, ad yapmış dram kolektiflerin sahip olmak istediği başarılı bir sanatçı kimliği sergiledi. Binnaz Salih (Öğretmenin hanımını) hoş ve beklenmedik bir başarıyla canlandırdı. Ayten sahnede sempatik hareketleriyle seyircinin beğenisini topladı. Cemail Maksut (Kaptan) rolünü belirgin ve etkileyici bir tarzda canlandırdı.
Pero Budak’ın “Lamba” adlı oyunun prömiyeri oldukça başarılı geçti, bunda tüm aktör ekibin özverili çalışmaları ve rejisörün üstün gayretleri etkili olmuş, oyunun sahne tasarımı da takdir edilecek tarzda hazırlanmış, metnin Türkçe çevirisi de yüksek bir seviyede hazırlandığı dikkat çekilmiştir. Oyunun yönetmeni Mirko Stefanovski mevcut imkanlar ve kısıtlı aktör ekibiyle izleyicinin beğenisini kazanacak tarzda başarlı bir temsil hazırladı. Lütfü Seyfullah (Mate) tüm kişisel karakteri inandırıcı bir tarzda canlandırdı. Binnaz Salih (Luçe)’yi sahip olduğu aktör yeteneğinden bir parça daha sergiledi, Necati Zekeriya’nın hazırladığı metnin akıntılı ve seviyeli bir tarzda Türkçe’ye çevirisi de takdirle karşılandı.
Türk Tiyatrosu’nun uyguladığı repertuvar siyasetini dikkatle izlemiş olursak 1950 yılında “Şüpheli Şahıs”‘ın ilk kez sahnelenmesinden bugüne dek, gelişme sürecinde birkaç önemli dönem kayededildiği görülür. Öteki tiyatroların uyguladığı repertuvarlara benzemeden sıyrılarak, kendine has olan ve geleceğe sağlam adımlarla ilerlemeyi sağlayan değişik ve özgün bir repertuvar uygulaması kaydadeğer önemli gelişmelerden biri sayılır. Bir yandan genç ve tecrübesiz aktörleri yetiştirmekle, tecrübeli ve deneyimli aktör kadrosu sağlamak, uzman elemanların eksikliği, dram metinleri konusunda seçeneklerin az olması, yerli ve özgün dram yazının henüz istenilen seviyede gelişmemiş olmasına rağmen, Türk Tiyatrosu sanatçıları ve yöneticileri samimi ve sadık izleyicisinin beklentilerini karşılamak için yılmadan, yorulmadan, canla başla ve büyük bir özveriyle çalışması gerçekten takdire şayan bir durum olsa gerek. Kuruluşundan sonraki yıllarda Türk Tiyatrosu çalışmalarına kendi binası olmadan devam etti, profesyonel bir tiyatro sahnesine sahip olmadığı için repertuvarda düşüşler kaydedilmesine neden olan önemli sebeplerden biri sayılır. Budurum karşısında Türk Tiyatrosu Makedon Halk Tiyatrosu’nda sahnelenen piyeslerin aynısını sahnelemesine sebep olmuştur. Nuşiç ve Çehov’un eserlerine fazlasıyla yer verilmesi bu durumun bedeli sayılır, folklorik özellikli piyesler, melodramlara da bundan dolayı fazlaca yer verilmiştir. O dönemlerde Molier’in eserlerine de sık sık yer verildiği bilinir, “Hastalık Hastası”, “Zoraki Hekim”, “Jorj Danden” gibi oyunların sahneye alınması, tiyatronun eskiye kıyasen daha çağdaş ve daha kaliteli oyunları oynamaya özen gösterdiğinin kanıtıdır. 1953 yılında Azınlıklar Tiyatrosu Bit Pazarı’ndaki yeni binaya sahip oldu, kütüphane ve sinemayla aynı binayı paylaşıyordu. Yeni tiyatro binasının sahnesinde de daha uzun bir dönem folklorik konulu piyesler sahnelenecek, kaliteli eserlerhenüz yeterince işlenmiyor. Zamanla daha başarılı dram eserleri sahnelenir, örenğin; Perl Bak’ın “Kvey Lan”, Robles’in “Monserat”, Goldoni’nin “Yalancı” oyunlarına benzer diğer oyunların tercih edilmesi Türk Tiyatrosu’nun farklı ve daha kaliteli bir repertuvardan yana olduğunu kanıtlıyor. O dönemlerde Mustafa Karahasan’ın yazmış olduğu ‘’Suzan’’ (1955-56) oyunu, iki yerli eser olarak sahnelenir.
1956/57 yıllarında da profesyonel kadro eksikliği, Türk Tiyatrosu’nun çalışmalarını etkileyen önemli sorunlardan biri sayılır. Bu aralar Türk Tiyatrosu’nda kriz dönemi yaşanır. Sorunlu metinler sahnelenir, Rasema’nın Sevdası” gibi vb. metinler, buna rağmen başarılı oyunlar da hazırlandığı bilinir, örneğin; Gavriloviç’in “Altın Kum”, “Cinayet Yolu”, “Lamba” vb. temsiller. Yerli yazarlardan Hüseyin Süleyman’ın yazmış olduğu “Aliş” (1958, 1962,1974), Şerafettin Nebi’nin “Sürtük” oyunu (1957/58) ve İlhami Emin’in “Leylek Şah” (1960/61).
Türk Tiyatrosu, İlhami Emin’in yazmış olduğu “Leylek Şah” oyununu oldukça başarılı bir prömiyer temsil olarak sundu. Türk Tiyatrosu’nun tüm aktör ekibi, başta Şerafettin Nebi (Şah) olmakla birlikte, Lütfü Selfullah (Vezir), Muharem Şaiçi (Evnuh) ve Cemail Maksut (Kaşmir’i) canlandırdı, bu oyunda daha yüksek bir seviyede oyuncu yaratıcılığı sergiledi, seyircinin beğenisini kazandı. Oyunun rejisini Saşa Markus, sahne tasarımını ise Toma Vladimirski hazırladı. Sahnede canlandırılan ilginç ve renkli resimler oldukça uygun bir müzikle destkelendi, akötörlerin sahne dili de çekici oldu, oyun canlı bir başlangıçla başlamasına rağmen, sonuna doğru bu canlılık yitirilmiş olsa da, oldukça etkili bir sahne hikayesi sunuldu.
10 ile 30 Mayıs tarihleri arasında Türk ve Arnavut Dramı birlikte turneye çıktılar. Turne esnasında: Marin Drjiç’in “Mande”, Risto Kırle’nin “Paralar Öldürür”, Hüseyin Süleyman’ın “Aliş”, İlhami Emin’in “Leylek Şah” oyunlarını sundular. Turneyle Gostivar ve cıvar köyler Bogovino, Çegrane, Debre, Ustruga, Ohri, Kranye Köyü, Manastır, Kalkandelen, Resne vb. yerler ziyaret edildi. Turne süresince toplam 34 temsil sunuldu, temsilleri 13.500 kişiden fazla izleyici izledi. Özellikle ziyaret edilen köy halkı sunulan temsilleri büyük ilgiyle ve beğeniyle izlediği kaydedilmiştir. Bazı köylerde sunulan temsilleri izlemek için kilometrelerce uzak köylerden gelen seyircilerin de katıldığı kaydedilmiştir.
Gelecek sezon için Azınlıklar Tiyatrosu14 prömiyer temsil sunmayı öngörmüş, bunlardan 4’ü çocuk temsili olması kararlaştırılmış. Türk Tiyatrosu, Jika Gavriloviç’in “Altın Kum” temsilin prömiyeriyle, adeta bir devrim yaşamış. Gelecek sezona ait repertuvar için ise Konfino’nun “Benim Zavallı Akıllı Çocuğum” adlı temsilini öngörmüş, bunun yanısıra Lope de Vega’nın “Sezili Kız”, Sartır’ın “Saygıya Değer Zina” ve Samokovliya’nın “Hanka” temsilleri yanısıra; Duşan Vuyatoviç’in “Yuriş”, Andersen’in “Çarın Yeni Elbisesi” adlı çocuk piyeslerin hazırlanması öngörülmüş. Her iki Ansamblo genç ve yetenekli yerli dram yazarların eserlerini sahnelemeye öncüllük verdikleri bilinir.
“Paralar Öldürür” temsilini, Azınlıklar Halk Tiyatrosu, Kumanova otoyolu inşaat şantiyesinde sundu, Priştine Halk Tiyatrosu’nun 15. kuruluş yıldönümü vesilesiyle Leboviç Obrenovıç’in “Gökyüzü Tugayı” ve Jivorad Gavriloviç’in “Altın Kum” temsillerini sundu. O dönemlerde Ulçin, Zadar, Tuzla ve Mostar yanısıra Banya Luka ile Sarayova’da temsiller sunmaya değin anlaşmaya varılmış. Azınlıklar Halk Tiyatrosu ile Gençlik-Çocuk Tiyatrosu arasında karşılıklı işbirliği anlaşması imzalanmış. Gelecek yıl yeni aktörlerin işe alınması kararlaştırılmış, yerli dram eserleri için konkur ilan edimesi planlaştırılmış. Gelecek yıldan itibaren tiyatro kendi rejisörüne sahip olacak, Kemal Lila, Lublana Dram Akademisi’nden mezun olurken, diploma çalışması olarak Şubat 1962 yılında Sartır’ın “Saygıya Değer Zina” oyunun rejisini yaptı. Konuk rejisör olarak; Zagrepli Bogolub Yeftiç, Üsküplü Krum Stoyanov ile Dimitrie Osmanli çalışmıştır.
Jivoin Gavriloviç’in “Altın Kum” temsilinde dram gücü eksik olduğu dikkat çekildi, buna rağmen oyunun rejisörü Kiro Kortoşev metinden maksimumu çıkarmayı başardı, seyirciler temsilden pozitif, olumlu bir izlenimle ayrıldı. Oyunda her şahıs dikkatle ve özenle yorumlanmış, aktörler bir bütün olarak oyunu başarıyla sundu. Lütfü Seyfullah (Şemso) ve Şerafettin Nebi (Bogdan) rollerini gerçekçi boyutta canlandırdı. Nezaket Ali (Yaka) ve Cemail Maksut (Boşnak) rollerini beğenilir tarzda canlandırdı. Oyundaki diğer rolleri; Ayten Şik, Mehdi Bayraktari, Fehmi Grubi ve Hayredin Gaşi canlandırdı.
Eskiye kıyasen, son iki yıl zarfında Azınlıklar Tiyatrosu’nun maddi durumu düzeldiği kaydedilmiş. Maddi imkanların temin edilmesiyle, çağdaş ve tam donanımlı bir sahne dekoru temin edilmiş, garderob-kıyafetler yenilenmiş, en önemlisi de her iki Ansamblo için ciddi sorunlardan biri sayılan aktör yetersizliği, genç aktörlerin işe alınmasıyla bu önemli sorun da kapatılmış. Gereken sayıda sanat ve teknik personel tamamlanmış. Tiyatronun bu konuma gelmesiyle Cumhuriyet Kurumu statüsüne sahip olmayı yetkililerden talep etmiş. Yeni aktörlere adanmış konkura katılanlar arasından değerlendirme komisyonu 6 -7 adayı kaliteli ve aktör yeteneğine sahip gençler olarak seçmiş. Yerel yönetimde bunun için para yokmuş, ülke genelinde köylerde gerçekleştirilen turneler için de para temin edilmiyormuş. Birkaç yıl ardarda tiyatronun bu gibi ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan bir yük kamyonu ve bir otobüs temin etmek için çaba harcanmış, böylece turneler daha az maliyette gerçekleşeceği dikkat çekilmiş.
Azınlıklar Halk Tiyatrosu dahilinde faaliyet gösteren Türk Tiyatrosu, Bora Stankoviç’in “Koştana” oyunu dördüncü kez sahnelendi. Lütfü Seyfullah’ın canlandırdığı Mitke rolü bu kez oyuna farklı bir canlılık kaznadırdığı kaydedildi. O daha önce de bu rolü canlandırmıştı, fakat bu kez sanatçı adeta kendi kendini aştı “Koştana” oyununa bir başka özellik kattı. Todor Nikolovski’nin rejisi hatasız bir çalışma olarak değerlendirildi, Cemail Maksut (Aci Toma), Şerafettin Nebi (Arso), Mark Marku (Grklan), Nezaket Ali (Koştana)’yı oldukça etkileyici ve beğenilir tarzda canlandırdı. Lütfü Seyfullah Mitke’yi bizde en güçlü bir sanatçı kimliğyle canaldırdığı bilinir.
Rejisör Todor Nikolovski Türk Tiyatrosu’yla “Hanka” temsilini hazırlarken çekimser davranmasına rağmen, yeterince fonksiyonel bir oyun hazırladı. Bu oyunda baş rolleri oluşturan efsanevi simaların yeniden diriliş sahneleri oldukça ilgi çekici oldu. Necati Zekeriya sahne konuşması için oldukça dinamik bir çeviri hazırldı, romence-çingenece şivesini yeterince yansıtamadığı dikkat çekildi, böyle olunca da aktörlerin tümü temiz ve edebi bir Türkçe konuştuğu izlenimi verdi. Ayten Şik (Hanka)’yı karmaşık bir karakteri rahatlıkla ve başarıyla canlandırdı. Sahnede serbest hareketleri yanısıra sahne dili de oldukça güvenceliydi. Cemail Maksut (Seydo)’yu oynarken yavaş fakat sağlam bir aktör kimliği geliştirdiğini kanıtladı. Şerafettin Nebi (Ayıcı) rolünü, küçük ve önemsiz bir rol olması yanısıra oldukça çekici ve sepmatik bir tarzda canlandrımasıyla seyircinin beğenisini kazandı, buysa küçük veya büyük rol olmadığını, iyi veya kötü aktörlerin olduğu gerçeğini bir kez daha kanıtlıyor.
Bu oyunda Nezaket Ali, Lütfü Seyfullah, Mehdi Bayraktari’nin rolleri de memnun edici bir seviyede olduğu dikkat çekildi. Tiyatro eleştirmenleri o ana kadar ender görülen bir değerlendirme örneği sayılan, oyunun ışıklandırmasından sorumlu Ahmet Sabit’i takdirle övdü, ışıklandırma sayesinde oyunun 4 sahnesi de yaratıcı bir şekilde canaldırmasını sağladını dile getirdi. Spase Nelov’un yönetmenliğinde, Duşan Vuyatoviç’in “Yuriş” adlı oyunu Türk çocukları için hazırlandı. Çocuk piyesini Üsküp’ün “Tefeyyüz” ve “Vuk Karaciç” ilkokullarından toplam 1101 öğrenci izledi. Türkçe ve Arnavutça hazırlanan çocuk piyesleri 10 defa sunuldu. 16 Mayıs’ta ise öğretmenlere özel olarak “Koştana” oyunu sunuldu. Azınlıklar Tiyatrosu, Makedonya genelinde gerçekleştirdiği turne gezileri esnasında toplam 40 temsil sundu. İzleyicilerden gelen yoğun talepe cevaben, “şehirlerde ve köylerde temsil izlemeyi isteyenlerin beklentilerini karşılayacak durumda değildik” diyor Tiyatro Müdürü Şuko Avdoviç. “Şehirlerde olduğu gibi köylerde de özellikle; Tearçe, Saraçino, Bogovinye, Çegrane, Vrutok vb. köylerde beklediğimizden çok fazla ilgiyle karşılandık. Bazı köylerde binlerce seyirci önünde temsil sunduk”. Örgütlenmede özellikle köy öğretmenlerin de büyük katkısı oldu. Bir başka prömiyer temsil “Şöhret ve Yanlızlık” oyunu İvo Andriç’in “Aliya Cercelez’in Yolculukları” oyununa göre hazırlandı. Oyunun adaptasyonunu İlhami Emin, rejiyi İliya Cuvalekovski hazırladı.
Tahir ile Züleyha romantik bir aşk hikayesi, aslında Romeo ve Juliet’in doğu verziyonu sayılır. Deyim, atasözü, mani, aforizm, halk türküleri ve felsefi düşüncelerle süslü, duygusal, etkileyici ve ilginç bir aşk öyküsü. Oyunun rejisi ve dramturjisi hazırlanırken, olayları ve kahramanları hatasız ve gerçekçi boyutta takdim etmekte üstün başarı kaydedildiği belirtilmiş. Duygusallıkta aşırılığa gidilmemiş, Baba-Han sarayında yaşanan olaylar detaylı bir şekilde yansıtılmış, bu olaylar düğümünde dedikodular, hesaplaşmalar ve intrigalar kaynıyor, tüm bu olaylar Tahir ile Züleyha’nın aşk hikayesine ayrı bir güzellik katıyor, aşkları ölümsüzlüğe karışan bu iki aşık gencin aşklarına bir başka boyut kazandırır, Doğu’da bilinen ve sevilen Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin vb. ilahi aşıkların aşklarına benzeyen bir aşk sözkonusu oluyor. Seyirciye tanıdık ve yakın bir konu olması hasebiyle temsil sıcak karşılandı, Toma Vladimirski’nin rejisi ve Rada Petrova’nın hazırladığı kostümler saray ortamını oldukça başarılı bir şekilde yansıttı. 10 perdelik uzun bir oyun olmasına rağmen parçalanmış, gerilmiş değil de, bir bütün olarak takdim edildi. Lütfü Seyfullah (Nazim), Şerafettin Nebi (Vezir), Cemail Maksut (Karabatir), Mehdi Bayraktari (Tahir), Fehmi Grubi (Batir), Binnaz Şik (Yıldız), Ayten Şik (Züleyha)’yı canlandırdı. Tahir’in çocukluğunu canlandıran Firdaus Nebi ile Züleyha’nın küçüklüğünü oynayan Mahmut Gökşen’nin başarıları takdirle karşılandı. Oyunun başarılı olmasını sağlayan bir diğer önemli etken Necati Zekeriya’nın başarılı Türkçe çevirisidir.
Türk Tiyatrosu, Aralık ayın sonunda yada Ocak ayın başında Andriç’in “Şöhret ve Yanlızlık” adlı kısa romanına göre hazırlanan temsilin prömiyerini sunması gerekirdi. Andersen’in “Çarın Yeni Elbisesi” adlı çocuk temsilinin hazırlıkları da başlamalıydı. Daha sonra Türk Tiyatrosu, Sartır’ın “Saygıya Değer Zina” veya Jak Konfino’nun “Benim Bebeğim” oyunların hazırlıklarına başlayacaktı.
Azınlıklar Tiyatrosu, temsillerin sayısını artırdı, üç daimi temsil yanısıra, haftada ikişer temsil sadece öğrenciler için sunuldu. Azınlıklar Tiyatrosu ile Makedon Halk Tiyatrosu arasında takdire şayan sıkı bir işbirliği geliştirildi, belirli Ansamblolar Azınlıklar Halk Tiyatrosu’nda temsil sunuyor. Bundan on yıl önceleri, Azınlıklar Halklar Tiyatrosu dahilinde Türk Tiyatrosu, ilk prömiyer temsilleri arasında Nuşiç’in “Şüpheli Şahıs” oyunu sayılır. Oyunun şimdiki verziyonu yeni bir rejisör tarafınca hazırlandı, farklı bir sahne tasarımı hazırlandı, roller bu kez farklı dağıtıldı. Rejisör bu kez esere farklı bir yaklaşım sergiledi, zalimlerle alay etmek, savaş öncesi Sırbistan toplumunda görülen boş kafalı, ahmak ve aptal polislerin komik yanlarını sergiledi.
Petre Pırliçko, kişisel tasarımıyla eserin mizahi öğelerini dile getirir, oyunda uzun ve sıkıcı görülen sahnelerde komik hareketler bu boşluğu kapatır, oyundaki monotonluğu kırar. Oyunun başarılı olmasında rejisör Petre Pırliçko yanısıra (Yerotiye)’yi canlandıran Lütfü Seyfullah’ın sergilediği üstün sanat yeteneği de katkı sunmuştur. Oyunda diğerlerine kıyasen canlandırdığı rolüyle sahneye hakim oluşu, diğer genç aktörleri biraz da çekingen ve özgüvensiz hissetmesine sebep oldu. Bu oyunda (Jika)’yı canlandıran Ramadan Mahmud’un sergilediği performansları da takdirle karşılandı, Nezaket Ali (Mariça), Cemail Maksut (Viko), Ziya Berişa (Yoca) rollerini beklenilen seviyede başarıyla canlandırdı. Tek sözle Azınlıklar Tiyatrosu’nun sahnesinde oynanan “Şüpheli Şahıs” temsili aktörlerin başarıyla sundukları sayısı çok temsiller arasında önde geleni sayılır.
Azınlıklar Tiyatrosu her yeni sezon başında çocuklar için temsiller hazırlıyor, çocuk temsillerini de çok defa yetişkinler de izliyor. “Çarın Yeni Elbiseleri” çocuk oyunun rejisörü Spase Nelov, sağlıklı ve mantıklı bir düşünce ile devlet idaresinde görülen aptalıklar arasındaki farkı dile getirir, halk arasında gülmeceye ne kadar önem verildiğini de vurguluyor. Komediya del arte denen tarzda sunulan bu çocuk piyesin kostümleri kostümograf Rada Petrova tasarladı, kostümleri gereğinden çok “imgeli” hayalimsi, sanat örnekleriyle tasarlamış olması, genelde Çin hanedanlığının belirgin simalarından biri sayılan Ming’den esinlendiği farkedilir. Kostümler yeterince stilize edilmiş, fazlasıyla süslü püslü, tek sözle bir masala uygun tarzda tasarlanmış, bir o kadar fantazi-hayal gücünü de yansıtıyordur. “Nova Makedoniya” gazetesinin redaksyon konuğu olan Lütfü Seyfullah, Şerafettin Nebi ile Mehdi Bayraktari, piyesle ilgili verdikleri demeçlerinde, Türk Tiyatrosu’nun bundan sonra çocuk piyeslerine daha fazla yer vermeyi düşündüklerini ifade etmişlerdir.
Rejisör Spase Nelov’un hazırladığı tasarım, seyirciyi sadece eğlendirmek değil, aynı zamanda temsili izledikten sonra düşünmesini teşvik eden başarılı bir oyun sayılır. Temsilde dinamik bir mizansen, beklenmedik reji tasarımı, temsili izleyiciye beğendirdi. Lütfü Seyfulah (Çin) rolüyle zamana, mekana ve ihtiyaca göre çabuk adapte olan, üstlendiği her rolü, özellikle komik ve trajedi sahneleri üstün başarıyla dile getridiği kaydedildi. Şerafettin Nebi (Çarı) sempatik bir tarzda oynadı. Şerafettin Nebi sahneye çıktığı her an izleyicinin dikkatini çekiyor. Fehmi Grubi (Fah), Cemail Maksut (Şen) ve Ayten Şik (Çarın hanımını) başarıyla canlandırdı. Rada Petrova’nın tasarladığı renga renk kostümler ve Trayçe Yançevski’nin stilize edilmiş sahne tasarımı, bu çocuk oyununun ilginç ve başarılı olmasını sağlayan önemli unsurları sayılır.
26 Temmuz’da Üsküp’te yaşanan feci deprem esansında tiyatro binası yıkıldı. O dönemlerde Ansamblo, Üsküpte’ki diğer tiyatrolarla birlikte çalışmalarını Saray semtinde geçici kurulan çadırlar altında devam etti. Bir ara her tiyatro şehrin belirli yerleşim yerlerinde çadırlar kurup hazırladıkları temsillerini seyircisine sundu.
Kayde değer önemli gelişmelerin başlıcaları; Repertuvarı hazırlarken şehir, köy, işçi, üniversite ve lise öğrencileri ile ilkokul öğrencilerinden oluşan seyirci kitlesinin beğenisini çekecek tarzda ilgniç konuları içeren eserleri almaya özen gösterilmesidir. Seyirciyi tiyatroya çekebilmek için yaz ayları süresince Eski Türk Çarşısı’nda açık hava sahnesi tertiplemek, bunun yanısıra Kapan Han gibi otantik mekanlarda temsiller sunmak, bir bakıma turistlerin de ilgisini çekmekti. Her iki Ansambloda da aktör sayısını artırmak, 15’e çıkarmak, her iki Dram’a toplam 30 aktör temin etmek. Şehirde ne daha fazla temsil sunmak için imkanlar ve olanaklar yaratmak, bunun yanısıra köylerde, okullarda, daha büyük şirketlerde ve fabrikalarda da temsiller sunmak. Yakın zamana
kadar Türk Tiyatrosu ve Üsküp “Bratstvo” sinema binasının talihi belirsizlik içindeydi. Uzun süren yoğun tartışmalardan ve yapılan değerlendirmelerden sonra, Türk Tiyatrosu’nun binası Mart 1964 yılında yıktırılmaya kararlaştırıldı. Tiyatrocular oldukça zor bir durumla karşılaşır,her iki Dram çalışamaz duruma düşer.
Türk Tiyatrosu binasının yıkıtırılma kararı alındığı günlerde, temsilleri nerede sunacaklarını bilmeksizin her iki Ansambloda da yoğun çalışmalarla temsillerin prömiyerleri hazırlandıği bilinir. Türk Tiyatrosu Şerafettin Nebi’nin yazmış olduğu “Yüzsüz İnsan” temsilini hazırlıyor, oyunun rejisi de kendisine ait. Şarkılı ve eğlenceli bir melodram. Tiyatronun mekanı ve adı henüz kesin belli değil: Türk Tiyatrosu’nun mevcudiyeti aslında yasal hükümlerle de tam manasıyla bağdaşmıyor. Bizde azınlıklar yok, farklı milletler yaşıyor, bu yüzden bu enstitü en kısa bir zamanda özüne has ve uygun bir adla adlandırılmalıdır. En yakın zamanda Azınlıklar Halk Tiyatrosu’nun yeni adı belli olacak.
Şerafettin Nebi’nin “Yüzsüz İnsan” adlı melodramı ciddi iç çatışmaları konu ediyor. Uzak bir geçmişte yaşanan sosyal uyumsuzluk içinde yaşayan iki gencin aşk hikayesi anlatılır. Oyun, Türk Tiyatrosu’nun sahnesinde oynanan en uyumlu oyunlardan biri sayılır. Şerafettin Nebi yanısıra, Nezaket Ali, Radmila Maksuti, Lütfü Seyfullah oyundaki baş rolleri canlandırdı. Diğer rolleri ise Binnaz Salih, Diyana Vokşi ile Enver Dardişta oynadı.
34 gün süren turne, Nisan ayından başlayarak Haziran sonuna kadar devam etti. Türk Tiyatrosu, Kalkandelen, Ohri ile Manastır ve etrafındaki köylerde temsiller sundu. Azınlıkların yeni tiyatro binası inşa edilene dek Cumhuriyet evinde çalışmalarını sürdürme karar alındı. Türk Tiyatrosu o dönemlerde şu temsilleri hazırlamayı planlaştırdı; Branislav Nuşiç’in “İltimas”, Gilişiç’in “Aldatma”, Molier’in “Skapen”, Bora Stankoviç’in “Koştana” ve Mladen Şirola’nın yazmış olduğu iki çocuk temsili. Temsillerin rejisörü Kemal Lila yanısıra, Priştina ve Belgrad’tan konuk rejisörler de angaje edimesi planlaştırıldı. Türk Tiyatrosu bu yılki çalışmalarına artı 8 yeni aktörle devam edecek, komple teknik personeli de temin edilmiştir. “Şüpheli Şahıs” ile “Koştana” temsilleriyle Bulgaristan’a konuk olmayı planlaştırmış. Bulgar tiyatrocuların da Üsküp’te temsil sunması planlaştırılmış. Tüm tiyatro ekibinin en büyük ümidi, isteği yıl sonuna kadar, Yahya Paşa Camii’nin yanıbaşındaki bir mekanda geçici bir dönem için monte edilen yeni tiyatro sahnesine sahip olmakmış. Bu geçici mekanda normal şartlarda çalışmalarına devam edeceklerine ümit ediyorlardı.
Buna karşılık, Türk Tiyatrosu için geçici tiyatro sahnesi inşa edilmeyeceği haberi gelir. Sahneden sahneye taşınma olayı 1966 yılına kadar devam eder, o zamana kadar yeni tiyatro binası inşa edilmesi bekleniyordu. Depremden hemen sonra Türk Tiyatrosu’nun ihtiyaçlarını karşılayacak geçici bir dönem için tiyatro sahnesi monte edileceği planlaştırıldı. Bu konuda iyice düşünülmüş, zaman açısından yeni bina inşa edilene kadar, aynı zamanda gerekli olduğu gerçeğinden hareketle, yeni tiyatro binasının inşa edilmesine karar verilmiş. Bu yüzden yeni tiyatro binası için Kent Meclisin örgütlüğünde, öneri Projeler için Konkur ilan edilmiş. 1966 yılının sonuna kadar Türk Tiyatrosu ülkede yegane seyyar tiyatrolardan biri sayılır, bu amaç için Tiyatro otobüs ve kamyon kiralıyordu. Üsküp’te Cumhuriyet evinin salonunda temsiller sunardı, Butel semtinde “Dame Gruev” okulunda da temsiller sunulduğu bilinir. Tiyatronun ihtiyaçları için barakalar monte edilmiş, temsillerin prömiyerine kadar çalışmalarını elverişli bir ortamda yürütebilmelerine imkanlar sağlanmıştı. O dönemlerde sadece Türk Tiyatrosu Üsküp’te temsil sunuyordu. Arnavut Dramı Yosip Krela’nın “Nita” oyunun prömiyerini sundu, Türk Tiyatrosu ise Molier’in “Skapen’in Dolapları” oyununu sundu. “Geceyarısından Sonra” adlı Arnavutça bir temsil hazırlanıyordu, Türk çocukları için ise “Yuriş” çocuk oyunu hazırlanıyordu.
1965 yılında tiyatroda çalışanların sayısında düşüş kaydedildi. Başlangıç döneminde toplam 54 eleman çalışırdı, 31.12.1965 yılında ise bu rakam 49’a düştü. Görevinden alınan grup arasında Tiyatro Müdürü Şuko Avdoviç de vardı. 01.08.1965 yılında kendiisteği üzerine yeni bir göreve atanmak amacıyla tiyatrodan istifasını istemiş, Tiyatro’nun Konsey üyeleri bu istifayı kabul etmiştir. 01.09.1965 yılında tiyatroya geçici Müdür görevine tiyatronun rejisörü olan Mirko Stefanovski tayin edilmiştir. Türk Tiyatrosu’nda toplam 11 aktör, bunlardan sadece 4 bayan ve bir suflör çalışıyordu, Arnavut Dramı’nda ise 10 aktör bunlardan 5 bayan ve bir suflör çalışıyordu. Her iki Dram için sadece bir ispisient ve Dramlara bağlı olmayan sadece her iki Dram’da ihtiyaca göre çalışan iki rejisör vardı.
İhtiyaca göre her iki Dram’da en az 15 aktör çalışması gerekiyordu, kostimograf, sahne tasarımcısı - senograf, lektör vb. teknik eleman gerekiyordu. Mesleki-teknik, administratif - idareci ve yedek personel her iki Dram için çalışıyordu. Burada da işçi sayısı yetersizdi. Tiyatronun çatısı altında şu hizmetler veriliyordu: Dikişhane - kadın ve erkek kıyafetleri, garderob, rekviziter, elektrikçi, marangoz ve resim bölümü yanısıra, binanın dışında otopark ve iki otomobil hizmetteydi. Tiyatroda mevcut görevliler gereken seviyede araç ve gereçlerle donatılmış olmadığından dolayı temsilleri aralıksız bir şekilde sunmak için sürekli başka tiyatrolardan araç gereçleri ödünç alarak ihtiyaçlar gideriliyordu. Özellikle piyeslerin tercümesini hazırlayacak kalifiyeli tercüman kadro eksikliği ciddi sorun yaratıyordu, çoğu kez tercüman bulunmadığı için piyes ya ertelenir ya da sahnelenemez durumda kalırdı.
Tiyatro’nun Konsey üyelerinin sayısı 22, bunlardan 15 kişi kolektiften seçilmiş, 7 temsilci ise Kent Konseyi tarafınca delege olarak katılırdı. Yönetim kurulu, 6 kişiden ve 6 yardımcı-muavin görevliden oluşurdu. Toplantılarda genellikle tiyatro binasının inşa edileceği yeni mekan hakkında yürütüldüğü kaydedilmiş, maddi durumu, yıllık planları ve yıllık son hesaplar, harcamalar gündemde yer alırdı, bunun yanısıra sistematizasyon, yeniden yapılanma, tiyatronun adının değiştirilmesi 15. kuruluş yıldönümü vesilesiyle kutlama programı hazırlamak, reklam malzemesi, yeni yönetim üyelerini seçmek, Sosyalist Makedonya Cumhuriyeti’nde turneler gerçekleştirmek, Kosova’da, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nde konuk olmak, taşıt araçları temin etmek, ödüller, görevden almalar ve yeni görevlileri tayin etmek gibi önemli konular hakkında tartışılıyordu. 1964/65 yılı sezonunda toplam 8 prömiyer sunuldu, ayrıca 71 temsil sunuldu bu temsilleri 27.843 izleyici izlediği kaydedilmiştir. 1965 yılında 8 prömiyer sunuldu (her iki Dram 4 prömiyer hazırladı), toplam 99 temsili genelde; Üsküp’te 19 temsil sunuldu, temsilleri 3.640 izleyici izledi: SC Makedonya’nın değişik bölgelerinde 52 temsili 15.660 seyirci izledi, Kosova’da sunulan 4 temisli 1.200 izleyici izledi, Bulgaristan HC 13 temsili 10.200 seyirci izledi. Makedonya genelinde gerçekleştirilen turneler süresince 30’dan fazla köy ve şehir ziyaret edildi, bunlar arasında; Kalkandelen, Gostivar, Kırçova, Debre, Struga, Ohri, Resen, Manastır, Kumanova ve yöresindeki köyler ziyaret edildi.Arnavut Dramı toplam 75 temsil sundu, temsilleri 20.575 izleyici izledi, Türk Tiyatrosu’nun sunduğu 24 temsili ise 11.550 izleyici izledi.
Temmuz 1965 yılında, Türk Tiyatrosu’yla Kolarovgrad “Vasil Drumov” Tiyatrosu birlikte sundukları temsillerle seyirci kitlesini yeniden tiyatroya çekmeyi başardı. Her iki triyatro ortaklaşa olarak Razgrad, Tırgovişte, Ruse, Silistre, Tolbuhin ve Provadiya’da da temsiller sundu. Turne esnasında “Koştana”, (Kemal Lila’nın ilk reji çalışması sayılır) “Şakın” tesmillerini sundu. Haziran ayı esnasında Bulgaristan’nın “Vasil Dunov” Tiyatrosu, Türk Tiyatrosu’nun konuğu olarak Üsküp yanısıra, Priştine, Prizren, Kalkandelen, Gostivar, Ohri ve Manastır’da da temsil sundu. Tiyatroya Müdür tayin etme sorunu bir an önce halledilmesi gerekirdi, salon ve sahne temin etmek, yeni tiyatro binası proje hazırlıklarının hızlandırılması, maddi durumun iyileştirilmesi, aktörlerin ev-daire, topluk konutlardan faydlanmasında yardımcı olmak, aylık gelirleri-maaşlarını artırmak, yasal genelgeler onaylanmalı, boş yerlerin doldurulması için konkur ilan edilmesi gibi önemli meseleler üzerinde durulmuştur. “Acılı Aile” temsilin prömiyeri İşçiler Evi salonunda sunulması planlaştırıldı, İngiliz monte okul binalarında, Butel semtinde “Jivko Braykovki” okulunda, Çayır semtinde “Dame Gruev” okulunda ve Bit-Pazar semtinde “Tefeyyüz” okulunda temsil sunma planlaştırıldı. Temsiller sadece bu mekanlarda sunulması sınırlandırılmadı. Yeni temsiller Demirdöküm hanesi, Cam fabrikası, OHİS, Sloga, Mavrovo, Granit, Beton Şirektlerinde de sunulması öngörüldü, ayrıca Raduşa, Yegunovçe ve General Yankoviç, Singeliç, Saray, Studeniçani ve Glumovo köylerinde de temsil sunulması planlaştırıldı. Monte edimiş bir barakada Tiyatro provalarını devam ediyordu, temsiller ise İşçiler Evi’nin salonunda sunuldu. Türk Tiyatrosu, 15 Eylül’de Makedonya genelinde bir turneye çıktı. Bu ara toplam 27 Şehir ve bir o kadar köyü ziyaret edip temsiller sundu. “Gerçek Ölmüş”, “Kanlı Düğünler” temsillerin prömiyerleri Üsküp Halk Tiyatrosu’nda sunuldu.
28 Mart 1966 yılında (İşçiler Evi’nde) toplumsal örgütlerin faaliyet gösterdiği binada Türk ve Arnavut Dramın ihtiyaçları için yeni adapte edilen Tiyatro salonu hizmete verildi. Geçici bir dönem için uygulanan yeni salon 206 seyirci kapasitesine sahipti. Bu vesile ile İtalyan yazar Nikola Mançari’nin yazmış olduğu “Ölüler Vergi Ödemez” adlı piyesin prömiyeri sunuldu, oyunun rejisini Mirko Stefanovski hazırladı. Yeni salonun törenli açılışında toplumsal-siyasi ve kültür sanat alandan üst düzey yetkililer hazır bulundu, bunlar arasında Kemal Seyfullah, Azem Zülfikari, Osman Miftari, Reis Şakiri, Blagoy Popov, Lupço Stavrev, Hamzi Reka, Goko Georgievski ve diğerleri yer aldı. “Toros canavarı” temsilin prömiyerini metnin müelifi Aziz Nesin de izlediği bilinir. Aziz Nesin ad yapmış Türkiyeli bir yazar ve aynı zamanda Türkiye yazarlar Birliği’nin başkanıdır. Piyesteki rolleri Salaettin Bilal, Lütfü Seyfullah, Radmila Maksut, Nezaket Ali ve diğerleri canlandırdı.
“Toros canavarı” daki baş kahraman Nuri Sayner, emekli gümrük memuru, oldukça komik bir karakter yapısına sahip, oyunda konu edilen diğer simalar da yazarın pek beğenmediği, cana yakın tipler olmadığı izlenmini bırakmıştır. Zenginlerin dünyasından söz edilir, ülkedeki polis memurların günlük yaşamı, siyasi ve vatanseverlik anlayışı aktarılır. Aziz Nesin bu komedi eserinde yaşadığı dönemde etrafında yaşanan negatif olaylara cesur bir yaklaşımla komik boyut kazandırarak kişisel eleştiride bulunur. Oyunun rejisörü Kemal Lila, yazarın komik sözlerini net bir şekilde sahneye taşımaya özen göstermiş, öte yandan ise sıradan insanın ve ailelerin trajik talihini de net bir şekilde yansıtmıştır. Bu açıdan temsilde ilginç sahneler sergilendi. Oyundaki rolleri Kemal Seyfullah (Nuri Sayner), Ramadan Mahmut ile Suzan Maksut’un sergilediği performansları takdirle ve beğeniyle karşılandı.
Şerafettin Nebi, metne farklı bir cesaretle yaklaşmış, sahnede mizikli ışıklandırma, projeksiyonlar ve hür bir mizansyen tasarımıyla mükkemel bir hikaye oluşturmuş. Oyunun bu şekilde tasarlanması sadece izlenelecek değil, üzerinde düşünülmesi gereken bir oyun hazırlamış. Aktörler arasında ön planda Lütfü Seyfullah (Anlatıcı), Cemail Maksut (Lu Hu), Müşeref Prekiç yanısıra, Salaettin Bilal (Hay Hu), Enver Beceti, Radmila Maksut, Fehmi Grubi (Herold) rolleriyle seyircinin ilgisini çektiler. Temsilde genç aktör Emina Yaşar (Ti Vi) rolüyle başarı gösterdi, sahnede sergilediği sanatçı performansları Tiyatro yöneticileri gelecekte bu kıza fazla ilgi göstermelerini kanıtladı.
1966 yılında, Tiyatro’da çalışanların sayısı 48 ila 53 kişi arasında değişti. Son rakam 31.12.1966 yılının sonunda kayedildmiş. 1966 yılın başlangıcında İşçiler Evi’nin alt katındaki salon, Tiyatro’nun ihtiyaçları için adapte edildi. Adaptasyon işlerini Üsküp’ün “Yavor” şirketi gerçekleştirdi. 1966 yılın sonuna doğru, Tiyatro’ya iki aktör yansıra, bir pedikir-grimer, dekor malzemesinin hazırlanması için gereken bir marangoz ve bir ressam işe alındı. 1967 yılında her iki Dram için aktör sayısının artması kararlaştırıldı, bunun yanısıra suflörler, ispicient, lektör vb. teknik personelin sayısı da artırılması kararlaştırıldı. Adapte edilen salon pek büyük sayılmazdı. Salonun sağ tarafı cam olduğu için perdelerle kapatılması gerekiyordu. Sahne 4 metre yüksek, giriş portali ise 3,5 metre yüksekti, 7,36 metre genişti. Sahnede sadece iki giyim odası ve provaları masada yürütebilmek için küçük bir repetisiyon mekanı mevcuttu. Her iki Ansamblo için tek bir idare ve teknik personel hizmet veriyordu (üç işhane) marangoz - odun işletme, dikiş ve resim atölyesi mevcuttu.
Mevcut istatistik verilere göre, yıl boyunca şu temsiller oynandı; “Altın yumurta”- 27 temsil 9110 izleyici, ‘’Nita”- Üsküp’te 2 temsil-750 izleyici ve 19 ziyaret toplam 4.577 izleyici; ‘’Koştana”- 6 temsil 1.750 izleyici, “Gerçek ölmüş”- 3 Üsküp’te temsil 300 izleyici, 2 konuk temsil 780 izleyici, “Kanlı düğünler”- Üsküp’te 3 temsil 800 izleyici ve 2 konuk temsil 780 izleyici, “Ölüler vergi ödemez” Üsküp’te 9 temsil 1.703 izleyici ve 2 konuk temsil 750 izleyici, ‘’Onikinci gece’’- 4 temsil 649 izleyici, ‘’Kaçırılan Prens’’- Üsküp’te 13 temsil 2.396 izleyici, ve 8 konuk temsil 1.771 izleyici, ‘’Evli çiftler’’-Üsküp’te 1 temsil 212 izleyici ve 8 konuk temsil 1.501 izleyici,‘’Toros Canavarı’’-1 temsil 210 izleyici izledi.
1967 yılında Azınlıklar Tiyatrosu’nda toplam 52 kişi çalışıyor, bunlardan Arnavut Dramı’nda13, Türk Tiyatrosu’nda 13, teknik hizmetler bölümünde 14, genel sektör ve rejisörlerle birlikte 12 işçi görev yapıyor. Tiyatro, hazırladıkları temsilleri İşçiler Evi’nde adapte edilen salonda sunuyor. İdare ve genel sektör baraklara yerleşmiş, mağaza Momin Potok’taki depolarda koruma altındaydı. Bu durum gösteriyor ki, Tiyatro birbirinden kilometrelerce uzak mesafelerde bulunan üç ayrı mekanda görevini sürdürmek zorunda kalmıştır.
Dram kapsamında toplam 26 üye artı iki rejisör, Tiyatro’nun tüzüğüne ve statüsüne göre birbirinden bağımsız bir şekilde çalışmalarını sürdürüyordu, son zamanlarda her Dram’ın kendi yöneticisi de tayin edildi, gelecek yıldan itibaren her iki Dram ayrı bütçeyle finanse edilmesi kararlaştırıldı. 1967 yılı için hazırlanan öneri çalışma Programı’nda toplam 12 prömiyer hazırlanması öngörülmüş, her iki dram 6 temsil hazırlanması planlaştırılmış, toplam 110 temsil sunulacak, bunlardan 70 temsili Arnavut Dramı, 40 temsil de Türk Tiyatrosu kent ortamında sunacak.
1967 yılında toplam 141 temsil gerçekleştirildi, temsilleri 28.950 izleyici izlediği kaydedilmiştir, temsiller Üsküp dışında Makedonya genelinde, Kosova ve Bulgaristan’da sunuldu, ortalama olarak sunulan her temsili en az 205 izleyici izlediği bilinir. Üsküp ve civarında toplam 98 temsil sunuldu, temsilleri 12.177 izleyici izledi; Makedonya Sosoyalist Cumhuriyeti’nde -22 temsil sunuldu, temsilleri 7.974 izleyici izledi; Kosova’da - sunulan 4 temsili toplam 1.500 izleyici izledi; Bulgaristan H.C’de - 17 temsil sunuldu, temsilleri 6.600 izleyici izlediği kaydedilmiştir. Makedonya ve Kosova’da, Bulgaristan H.C Kırcali Tiyatrsou konuk tiyatro olarak temsiller sundu, bu ziyaret esnasında toplam 13 temsil sunuldu, temsilleri 5.900 kişi izledi. Kırcali tiyatrosu iki temsil sundu; “Oyun ve şarkı program gösterisi”, ”O olmazsa o zaman ötekisi olsun” adlı Opera temsilini 6 ile 19 Eylül tarihleri arasında sundular. Üsküp’te iki temsili 500 izleyici izledi, Pirştine ve Prizren’de de ikişer temsil sunuldu 100 izleyici izledi. Bunun yanısıra; Kosova Mitroviça’da iki temsil 600 izleyici izledi, Kalkandelen bir temsili 500 izleyici, Gostivar 1 temsili 500 izleyici, Struga 1 temsili 400 izleyici, Ohri 1 temsili 600 izleyici ve Manastır 1 temsili 700 izleyici izledi. 5 ile 20 Ekim tarihleri arasında, Türk Tiyatrosu Bulgaristan H.C’de turne gerçekleştirdi, toplam 17 temsil sunuldu, temsilleri 6.600 izleyici izledi. Bora Stankoviç’in “Koştana” ile Necati Cumalı’nın “Nalınlar” temsillerini; Momçilovgrad (2 temsil 800 izleyici), Ardino (2 temsil 600 izleyici), Krumovgrad (2 temsil 800 izleyici), Kırcali (4 temsil 2000 izleyici), birer temsil Yambol (250 izleyici), Sliven (200 izleyici), Asenovgrad (500 izleyici), Plovdiv (150 izleyici), Peştera (500 izleyici), Harmanlı (500 izleyici), Hasköy (500 izleyici) izledi.
Yeni tiyatro binasının inaatı için 5.000.000 dinar para temin edildi. İnşaat alanı olarak Pit-Pazarı semtinde bir yer belirlendi, bu amaç için bina ve belediye işlemleri için, devlet kurumu ile anlaşma imzalandı, mekan inşaat için hazırlandı ve gereken mesleki denetim ekipleri tarafınca kontrol edildi. Yeni tiyatro binası için “Pelagoniya” inşaat firması tarafından öneri Proje tasarımı hazırlandı. Projede danışman olarak Belgrad’tan deneyimli ve tecrübeli mimarlar Boyan Stupiça ile Duşan Şevik tayin edildi. Şöhret yada unutulmuş adam temsilin prömiyerinde baş kahramanların psikoloji oldukça başarılı yansıtıldı: Oyunun ana konusu, yüksek seviyeli bir ailede, aile fertleri arasında kötü ilişkileri anlatılır, profesyonel bir sahne tasarımı oyunu seyirciye beğendirdi. Lütfü Seyfullah (Cerrah) oldukça hareketli bir röl canlandırdı. Müşeref Prekiç (Üvey anneyi) ailede ağır durumu başarıyla yansıttı, Suzana Maksut (Kızı) ve Mehdi Bayraktari (Asistan’)ı oynadı. Fehmi Grubi (Hizmetçi), Salaettin Bilal (Fotomuhabir)’i canlandırdı.Oyunun premiyörü Türk ve Arnavut Dram’ın başarılı sezon oyunlarından biri olarak değerlendirildi, bir kez daha Kemal Lila’nın reji yeteneği kanıtlandı.49 Salonun adaptasyonu yapıldığı dönemde temsil sayısı azalan Türk Tiyatrosu, seyircisine temsilsiz geçen dönemi yetiklemek amacıyla Rasim Filipoviç’in ”Caferbegoviça” oyunun prömiyerini sundu. Oldukça kısa bir dönem içerisinde dördüncü prömiyerini sundu. Piyes, seyricinin alıştığı tarzda melodram ve folklorik bir konuyu ele alıyor. Aslında “Banya Luka Yolunda” şarkısının sahnede tasviri sayılır. Bu şarkıda Cafer Bey’in genç ve güzel dul karısı anlatılır, Sarayova Kadısı evlilik teklif eder, Caferbegoviça Sarayova Kadısı’nın evlilik teklifini reddediyor, kabul etmiyor, Banyaluka’lı bir delikanlıyla, bekriyayla evlenir. Lütfü Seyfullah (Mehdi Aga), Cemail Maksut’la birlikte sahneye müthiş bir canlılık kattılar. Oyundaki diğer rolleri; Mahmut Ramadan ve Fehmi Grubi, oyunun dramatik öğelerini ustaca yansıttılar. İşçiler Evi’nin salonundaki sahne tasarımını ve oyunun rejsini Şerafettin Nebi hazırladı.50 “Dağlar” adlı piyes, çağdaş bir Türk köyünde ahalinin günlük yaşamı yansıtıyor, neşeli bir sahne oyunu sergileniyor, komedi ve mizah arası bir oyun. Bu oyunda geleneksel köy adetleri eleştirisel bir yaklaşımla değil, daha fazla komik yanlarını yansıtmak için ele alınmış, bu yüzden güldürüye kıyasenmizahi öğeler fazla ağır basıyor.
Oyunun rejisörü Kemal Lila, neşeli bir sahne oyunu tasarlamış, seyirciyi neşelendirmek, eğlendirmek ve güldürmek istemiş. Renkli kostümler ve zengin sahne tasarımı oyunu seyirciye beğendirdi. Anadolu köylü şivesiyle konuşan aktörler yansıra her perdenin başlamasından önce sahneye çıkan klarinetçi oyuna farklı bir atmosfer yarattı, neşeli ve eğlenceli bir hava kattı. Rejisörün tek eksiği olarak mizah ve komedi arasında ayrım gereken seviyede yapılmadığı, bu yüzden de komik öğeler fazla ağır bastığı dikkat çekildi.
Lütfü Seyfullah (Köy Muhtarı), Müşeref Prekiç (Dul kadını), Nezaket Ali (Esma), Suzana Maksut (Seher)’i canlandırdı. Salaettin Bilal (Osman),Mehdi Bayraktari (Ali), Cemail Maksut (Ömer)’i oldukça sempatik bir tarzda oynadı. Fehmi Grubi bu oyunda Klarnetçiyi canlandırdı. Türk Tiyatrosu’nda oynanan “Nalınlar” komedi temsili, başarılı temsillerden biri sayılır, her yönüyle seyirci tarafından beğeniyle ve zevkle izlenen bir temsil sayılır.51 Bulgaristan H.C. - Kırcali Türk Halk Tiyatrosu, 15 ile 27 Eylül tarihleri arasında Üsküp Türk Tiyatrosu’nun konuğu olarak; Prizren, Priştine, Kosova Mitroviça, Kalkandelen, Gostivar, Struga, Ohri ile Manastır’da temsil sundu. Konuk sanatçılar Üzeir Hacibekov’un “O Olmazsa Ötekisi Olsun” temsilinde Türk halk şarkıları ve halk oyunları sundular, gösterinin rejisini Mustafa Aliev hazırladı. Bulgar konuk sanatçıların sundukları eğlenceli program yerli seyircilere bir ferahlık getirdi.
Türk Tiyatrosu, Bulgaristan turnesinde “Koştana” ile “Nalınlar” temsillerini sundu. Toplam 16 temsil; Kırcali, Krumobgrad, Momçilovgrad, Peştera, Plovdiv, Asenovgrad, Ardino, Yambol, Sliven, Harmanli ile Hasköy’de sundu, sunulan her yerde temsiller seyirciler tarafınca ilgi ve beğeniyle izlendi. “Koştana”‘daki baş rollerin taşıyıcıları; Nezaket Ali, Lütfü Seyfullah, Ramadan Mahmut, Müşeref Prekiç, Mehdi Bayraktari ile Şerafettin Nebi. “Nalınlar” oyununda ise Nezaket Ali, Suzana Maksut, Müşeref Prekiç, Salettin Bilal, Mehdi Bayraktari, Lütfü Seyfullah ile Cemail Maksut, her yerde seyircinin beğenisini kazandı, alkışla karşılandı, özellikle Kemal Lila başarılı reji çalışmaları için ödül ve takdirname ile döndüler. Tiyatro Bulgaristan turnesini 05.10.1967 yılında gerçekleştirdi. Klod Mone’nin “Oskar” oyunun prömiyerinden sonra, sezonun üçüncü prömiyeri sayılan “Bülbül” oyunun sunulması gerekirdi. (Türk Dram’ın sahnelediği) “Bülbül” oyunun prömiyeri 06.11. 1967 yılında sunuldu. Oyunun rejisini Mirko Stefanovski hazırladı, oyundaki baş rolleri, Ramadan Mahmut, Mehdi Bayraktari, Lütfü Seyfullah, Cemail Maksut, Şerafettin Nebi, Salaettin Bilal, Enver Beceti, Suzana Maksut ve Nezaket Ali canlandırdı. 1967 yılında Üsküp ve civar Köylerde toplam 98 temsil sunuldu, temsilleri toplam 12.177 izleyici izledi, ülke genelinde sunulan-22 temsili 7.974 izleyici izledi; Kosova’da- 4 temsil sunuldu, temsilleri 1.500 izleyici izledi; Bulgaristan H.C.’de sunulan toplam 17 temsili 6.600 izleyici izlediği kaydedilmiştir.
Türk Tiyatrosu, “Şüpheli Şahıs” temsilini oldukça sorumlu ve başarılı bir şekilde sunmaya gayret gösterdi, zaman zaman komik hareketlerde aşırılığa gidilmiş olsa bile, genel anlamda başarılı bir temsil sunulduğu kaydedildi. Lütfü Seyfullah (Yerotiye), Suzana Maksut (Mariça), Ramadan Mahmut (Jika), Ziya Berişa (Yoço) ve Şerafettin Nebi (Juniç)’i başarıyla canlandırdı. Lütfü Seyfullah, genelde Petre Pırliçkon’nun Yerotiyesi’ni gözönünde bulundurmasına rağmen, bu kez üstlendiği rolü üstün başarıyla canlandırdığı dikkat çekildi.
Rejisör Saşa Markus’un yönetmenliğinde “Şişko Göbekli, Büyük Gözlü ve Uzun Boylu” adlı çocuk oyunu sahnelendi. Oyunun sahne dekorasyonunda değişik tarzdan kostümler, perukler, rokoko sitinden, bitlsilerin stiline kadar köylülerin taktıkları basit takkeler, kot pantolonlar vardı. Öcü kadın elinde geleneksel süpürge yerine, çağdaş elektirkli süpürge tutuyor, evinde ise Pikaso’nun ünlü tabloları evin duvarlarını süslüyor. Sahnede fon müzik parçası olarak “Karmen” ve “Rigoleto”‘dan parçalar işitiliyor. Bu temsili hem Türk, hem de Arnavut Dramı hazırladı, aktörler benzer fiziki görünümlerine göre seçilmiş, böylece aynı kostümleri her iki Dram’ın sanatçıları da giyebildi. Bu oyunun ana hikayesi üç iyi kalpli insanın hayat hikayesini anlatır, büyücü kadın ile genç kız arasında geçen olaylar yansıtılır, temsilin sonunda genç kız büyüden kurtulur. Her masalın sonunda olduğu gibi, bu masalda da iyilik kötülüğü yener. Türk Tiyatrosu Repertuvara “Benim Bütün Oğullarım” adlı piyesi almasıyla ciddi manada yeniliklere açık olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Bu oyun iki açıdan önemli olduğu vurgulanmıştır, bir yandan seyirci kitlesinin zevkini daha yüksek bir seviyeye ulaştırdığı için, öte yandan da Ansamblonun sahip olduğu aktörlerin gerçek sanat değerlerini bir başka açıdan yansıttığı değerlendirildi. Rejisör Mirko Stefanovski, çalışmalarında ve tiyatro anlayışında daha çok etkili bir tiyatro sanatından yana olduğu bilinir. Aktörlerden maksimumu çıkartmayı beceren, çağdaş Amerika ruhunu yansıtan, bir yandan da insanların yaşamı değil de, yaptıkları işi daha önemli bulan acımasız inasnları eleştiren biri olarak bilinir. Aktör ekibi rejisörün istediğini yerine getirmek için özevriyle çalışması,oyunun başarılı olmasını sağlamış. Tiyatro’nun sahip olduğu ve sergilediği ortalama başarı çizgisini aştığı dile getirildi. Ramadan Mahmut (Coe Keler) rolü sanatçının daha başarılı rollerinden biri sayılır. Bu oyunda özellikle Mehdi Bayraktari de canlandırdığı (Kris Keler) rolüyle takdirle karşılandı.
18 Mayıs’ta Türkiye’de Üsküp Türk Tiyatrosu, çağdaş Türk oyun yazarı Necati Cumalı’nın “Nalınlar” oyununu sundu. Devlet Tiyatro salonunda sunulan temsili kabarık sayıda kültür-sanat alanında ad yapmış temsilciler yanısıra, çok sayıda senatörler, milletvekilleri ve Makedonya göçmenleri izlediği kaydedilmiş. Tiyatro Festivali’ne T.C. Büyük Millet Meclisi Başkanı Feruh Özbeli, Kültür ve Turizm Bakanı Kurşah, T.C. eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü vb.ları hazır bulundu. Temsili T.C. Yugoslavya Büyükelçisi Miliç Bugariç de izledi. İzleyiciler temsili büyük bir ilgiyle baştan sonuna kadar izledi, aktörleri birkaç defa ayağa kalkıp alkışladığı bilinir. Yugoslvaya Büyükelçisi, Üsküp’lü konukların onuruna, Ankara’da kamu toplumsal yaşamdan üst düzey temsilcilerine resmi kabul töreni düzenledi. Türk Tiyatrosu, Ankara’da ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt kabrini ziyaret edip, saygı duruşunda bulundu, çelenk taktı. Üsküp’lü sanatçılar Türkiye Dışışleri Bakanıyla da görüştü, evsahipleri Ankara Devlet Tiyatro sanatçıları ise Üsküp’lü meslektaşlarının onuruna, Luici Pirandelo’nun “Henri 4.” adlı temsili sundu. Temsil sonrası Tiyatro Müdürü tarafından kokteyl ziyafeti verildi. Kabul töreninde ve temsilde Türkiye Dışışleri Bakanı Çağlayangil de hazır bulundu.
19 Mayıs’ta Barnislav Nuşiç’in “Şüpheli Şahıs” oyunu ikinci temsil olarak sunuldu, ertesi günü İzmir’e yol alıp orada da iki temsil sundular. “Ulus” Gazetesi Üsküp’lü konuk tiyatro sanatçıların ziyareti hakkında kısa bir haber yayımladı, sunulan temsilin başarılı olduğuna ve izleyicilerden büyük ilgi aldıklarına dikkat çekmiştir. Tiyaro’nun turnesi tam 15 gün sürdü. Ankara’dan sonra “Nalınlar” ve “Şüpheli Şahıs” temsilleri İzmir, Bursa ve İstanbul’da da sunuldu. T.C Dışışleri Bakanlığı konuk tiyatro sanatçılarına Bosfor’da görkemli ‘’Tarabya‘’ Otelinde öğle yemeği verdi. M.C İstanbul Konsolosu ise kokteyl tertipledi. Üsküp Türk Tiyatrosu’nun onuruna, T.C Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle Bursa Valisi de resmi kabul töreni tertipledi. Türk Tiyarosu’nun bu gezisi Yugoslavya-Türkiye kültür işbirliği çerçevesinde gerçekleşti, Türk Tiyatrosu’nun üyeleri Ana ülke Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa temsil sunma heyecan ve sevincini yaşadı. Ankara’da yayımlanan “Vatan” Gazetesi Kemal Lila’nın “Nalınlar” oyununda sergilediği başarılı reji çalışmalarından dolayı takdir edildi, ayrıca tüm aktör ekibi de başarılı çalışmalarından dolayı tebrik edildi, kullandıkları temiz Türkçe için de özellikle takdir edildi. Gelecek sezonun başlangıcında Ankara Devlet Tiyatro sanatçıları, Üsküp’lü meslektaşların ziyaretine cevaben Üsküp yanısıra Ohri, Manastır, Gostivar, Kalkandelen, Priştine ile Prizrende de “Magbet” ile “Deli İbrahim” temsillerini sunacak. Türk Tiyatrosu, bu sezon çalışmalarının son prömiyeri olarak Karlo Goldoni’nin “Kurnaz Dul Kadın” oyununu sundu. Oyunun rejisini Saşa Markus hazırladı, komedi türünden bu oyunda kahramanlar gerçek yüzüyle yansıtıldı, buysa temsilin canlı ve enteresant olmasını sağladı. Nezaket Ali (Rozaura) doğal bir çekicilikle-şarmla canlandırdı. Lütfü Seyfullah (Arlekin) kendine has bir tarzda ((Lütfü tarzında) oynadığı kaydedildi, Balkan folklor öğreleri ön plana çıkarıldı. Suzan Maksut (Marionet) temsilinde gözde oyunculardan biri olarak ayrıt edildi. Müşeref Prekiç (Eleonora), oldukça başarılı, üzerinde çalışılmış, iyice düşünülmüş bir tavır sergiledi. Mehdi Bayratktari (Runbiv) anlaşılır tavırlarıyla sahnede ölçülü davranma duygusuyla hareket ettiği için güvenilir ve sağlam bir sanatçı sıfatı yansıttı. Salaettin Bilal da beklenilen seviyede (Nero) rolünü canlandırdı. 17 Eylül tarihinde Luici Pirandelo’nun ‘’Henri 4.’’ adlı temsil Makedon Halk Tiyatrosu’nda sunuldu, buradan Anakara Devlet Tiyatro sanatçıları turneyi başlattı, ondan sonra Manastır, Ohri, Priştina, Prizren ve Belgard’da da temsil sundular. Tiyatro Türk Tiyatrosu’nun konuğu olarak bu turneyi gerçekleştirdi. Sabahattin Kudret Aksal’ın yazmış olduğu “Kahvehanede Ziyafet” oyunu sunuldu. İtalyan konuk rejisör Mauriçio Skaparlo’nun yönetmenliğinde hazırlanan ‘’Henri 4.’’ temislinde baş rolü günümüzde en tanınımış Türkiyeli Dram sanatçısı Cüneyt Gökçer canlandırdı. Gökçer konuk olduğu birçok Avrupa Tiyatroları’nda ad yapmış tiyatro eleştirmenlerinden değerli ödüller ve takdirnamler kazandı. “Kahvehanede Ziyafet” temsili Melek Ekte yönetiminde hazırlandı. Her iki temsil Üsküp’te ve Priştine’de sunulması planlaştırldı, diğer şehirlerde ise bir oyun sunulması öngörülmüştü. Türkiyeli konuk sanatçıların turnovası 28 Eylül tarhinde Üsküp’te sundukları “Kahvehanede Ziyafet’’ temisliyle sona erdi.
T.C. Üsküp Genel Konsolosu Sayın Osman Başman eşiyle birlikte “Metropol” Otelinde Ankara Devlet Tiyatrosu’nun Üsküp’teki konukluğu vesilesiyle bir kabul töreni tertipledi. Tiyatro ünlü dünya dram yazarı Pirandelo’nun 100. doğum yıldönümünü kutladı, bu vesilyle genç İtalyan rejisör Mauriçio Skapori’nin yönetmenliğinde hazırlanan “Henri 4.” oyunun prömiyeri sunuldu. Oyunun sahne tasarımını senograf Roberto Franko hazırladı. Cüneyt Gökşer üstlendiği rolüne yaratıcı bir yaklaşım ve duygusallıkla, pek önemsiz sayılan bölümleri bile önemli gösterdi, adaletin maskesi altında bir delinin rakibini öldürmesi konusunu yansıttı. Cüneyt Gökçer Henri 4.’nün trajedik ve komik şahsiyetini üstün bir yaratıcılıkla canlandırdı, bu durum ender rastlanan sahne sanatçıları tarafından sahnelendiği bir kez daha kanıtlandı. Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçıları mükemmel bir tiyatro ziyafeti sundular, izleyiciler ise “Kahvehanede Ziyafet” adlı temsilin iknici kez sunulmasını bekliyordu.
“Kahvehanede Ziyafet” temsili 27 ile 28 Eylül ayında sunuldu, Türkiye’nin Ankara Devlet Tiyatro sanatçıların konukluğu sona erdi. Oyunun ana konusu iki gencin yakınlaşması için kendileri yetmediği,başka bir arabulucuya ihtiyaç duyulduğunu anlatır, bu durumda kahvedeki garson arabuluculuk yapıyor. Piyeste canlı bir güldürü var, oyundaki kahramanlar hissettikleri duygularını ifade etmekte zorluk çekiyor. Oyunun sonunda her şey yoluna girer ve aşk herşeyden üstün gelir. Rejisör Melek Ekte, üslup bakımından temiz bir temsil hazırladı, oldukça yaratıcı mizansyen tasarımları ilgi çekici oldu, dinamik ve canlı bir diyalog sayesinde aktörler yüksek seviyeli teknik bir konuşma tarzı sergiledi. Oyundaki kahramanlar stilize edilmiş, komik davarnışlar ağır basıyor. Muarem Esi (Garson), üstlendiği rolünü başarıyla canlandırdı. Gulgun Kutlu (Kadın), sahnede sergilediği sanat yeteneği ve çekiciliği ile izleyicinin beğenisini kazandı. Kerim Avşar (Adam), bu oyunun gözde oyuncularından biri olarak değerlendirildi. Avşar tam manasıyla bir aktör sıfatıyla sahneye çıktı, mükemmel diksiyonu ve yüksek kaliteli, seviyeli güldürü yeteneği ile ilgi çekti.
Türk Tiyatrosu, sahnesinde, Necati Cumalı’nın “Nalınlar” adlı komedisinden sonra Nazım Kurşunlu’nun “Merdiven” oyununun prömiyeri sunuldu, oyunun rejsini Kemal Lila hazırladı. “Merdiven” oyununun ana konusu sosyal sorunlar, günümüz Türkiyesi’nde sıradan insanlara karşı uygulanan sosyal haksızlıklar konu edilmiş. Emekli bir yaşlı dedenin ömrünün son deminde, hayal ettiği kendi evine kavuşmak uğruna gösterdiği mücadelesi anlatılır. Dedenin rüyası, günahsız bir şekilde toplumsal merdivenlereden yukarıya çıkan başka birinin yüzünden gerçekleşmiyor. “Merdiven” ile “Nalınlar” temsilleri mütevazi bir sahne eseri olduğu izlenimi bırakır, bu oyunların bir diğer önemi de Türk Dramaturjisinde çağdaş metinleri anlamak açısından faydalı olduğu, özellikle de komedi türü metinlerde çağdaş Türkiye toplumunda bazı toplumsal sorunlara, Türke edebiyatçıları nasıl bir yaklaşım sergilediklerini gösteren değerli bir eser sayılır.
Oyunun rejisörü Kemal Lila arındırılmış bir temsil, komediye ağırlık verir. Komedinin sosyal boyutundan hareketle, rejisörün çekimser davrandığı farkedilir, bu yüzden zaman zaman komedide duygusal bir trajedi de görülür, bu duygular özellike yaşlı Hamdi ile Şefika’da daha belirgin görülür. Lütfü Seyfullah (Hamdi’) yi alışılagelmiş bir tarzda canlandırdı, seyircinin bildiği, tanıdığı tarzdan fazla bir şey göstermeyi çabalamadı. Nezaket Ali (Şefika)yı, belirli bir samimiyetle oynadığı için sahnede sağlam ve inandırıcı bir izlenim bıraktı. Mehdi Bayraktari sağlam ve belirgin bir nitelikte Ali’yi canaldırdı. Oyundaki diğer rolleri, Salaettin Bilal, Suzan Maksut, Şerafettin Nebi, Fehmi Grubi ile Enver Behçet canladırdı.55 Türk Tiyatrosu’nun bu yıl için son prömiyeri Nazım Hikmet’in “Kafatası” adlı oyunun rejisörü Kemal Lila, oyun hakkında basına verdiği bir demecinde oyundaki olay 30’lu yıllarda yaşandığını ifade etmiştir. Temsil sitilize edilmiş bir konsepsyonla hazırlanmış, genel anlamda insanların insani davranışları ön plana çıkar. Doktorlardan birisi tüberkoloz hastalığına karşı bir ilaç icad eder, halk arasında belli bir kesim bu yeni ilacı kabul etmiyor, tıpta kaydedilen ilerlemeler bazı kişilerin çıkarlarına uymuyor. Doktor ölüyor, fakat onun eseri kalıyor.
Temsilde rolleri; Lütfü Seyfullah, Şerafettin Nebi, Muşaref Prekiç, Suzan Maksut, Cemail Maksut, Salaettin Bilal, Mehdi Bayraktari, Nezaket Ali, Ramadan Mahmut, Fehmi Grubi, Enver Becet, ile Yıldız Ayredin canlandırdı. “Kafatası” oyunun sahne tasarımını Pançe Minov hazırladı, yakın geçmişte aynı sahnede “Fırtına” oyunuyla ilk sahne tasarımını hazırlamıştı.
Türk Tiyatrosu 1968 yılında Manastır’da “Merdiven” oyununu (18.11) 150 seyirci önünde sundu, Resne’de (19.11) 120 izleyici, Gostivar (22.119 130 izleyici, Kalkandelen (23.11) 100 izleyici, “Haydi” temsiliyle Manastır’da (18.11) 320 izleyici, Resne (19.11) 350 izleyici, Vrapçişte (21.11) 200 izleyici, Gostivar (22.11) 400 izleyici ve Kalkandelen (23.11) 200 izleyici temsili izlediği bilinir.
1968 yılın sonunda Üsküp Türk Tiyatrosu’nun,Nazım Hikmet’in “Kafatası” adlı oyunun prömiyerini sundu. Daha önce “Deli ve Şöhret” oyunlarını sunmuştu. Nazım Hikmet dram oyun yazarı olarak bu eserinde de sosyal sorunlar ilgi odağını oluşturur. Melodram öğeler taşımasına rağmen, temsil seyirci tarafınca kabul edilecek ve beğenilecek tarzda hazırlandı. Oyunda canlı bir dinamiklik, özellikle temsilin ilk sahneleri üstün profesyonel değerden olduğu dikkat çekilmiştir. Profesörün talihsiz hayat hikayesi etrafında örülen ağ, parktaki sahneler ve kafes, temsilin en ilginç sahneleri olarak belirtildi. Lütfü Seyfullah (Dr. Dalbaneza)’yı tamamen yansıttı, psikolojik baskıların en ağır olduğu anlarda bile, trajik hayat hikayesi inandırıcı gözüktü, metnin şiirsel bölümleri de ilgi çekiciydi. Suzana Maksut (Doktorun kızını) oynadı, Ramadan Mahmut (Pedro), Salaettin Bilal ile Mehdi Bayraktari’nin rolleri de takdirle karşılandı. Nezaket Ali (Kapıcı), Müşeref Prekiç canlandırdıkları rollerle seyircinin ilgi ve beğenisini kazandılar.
Şerafettin Nebi (Akkılı adamı) canlandırmasıyla oyuna ayrı bir değer kattı. 56 “Yabancılar” oyunu modern bir sahne eseri sayılır, dramatize edilmiş şiir eseri veya düz yazıya çevrilmiş bir tür sahne şiiri denilebilir. İnsanların belli bir dönemden günlük yaşamlarından kesitler anlatılır, evli çiftler arasında sürekli beliren kavgalar, anlaşmamazlıklar, her iki taraf huzur ve anlaşma, birbrini anlamak için can atar, fakat bu hiçbir zaman gerçek olmaz, böyle bir hayat yaşayan evli çifteler aynı çatı altında kendi evlerinde bir birine iki yabancı gibi yaşarlar. Bu durumda kalan çiftler öz oğullarına ve oğlunun sevgilisine karşı da kendilerini yabancı hissederler, bu yüzden metinde adeta iki farklı nesil arasında bir çatışma ve anlaşmamazlık ön plana çıkar, buysa aralarındaki uzaklığı daha da uzaklaştırır, yalnızlık duygusu artar. Oyunun rejisörü Kemal Lila bu tip eserler için duyarlı, bilinçli ve anlayışlı olduğu bilinir. Kemal Lila’nın hazırladığı oyunda, dış efektler arka planda kalıyor. Bu oyunda rolleri; Cemail Maksut ile Müşeref Lozana (Adam ve kadını) oynadı, Mehdi Bayraktari ile Suzan Maksut ise (Oğulu ve sevgilisini) canlandırdı, sahnede sergiledikleri performanslar izleyiciler için bir yenlik teşkil etti, belirgin bir tempo ve oyunda süregenliği yansıttı. İlhami Emin’in bu ilk eseri ülkemizde Tiyatro’nun ihtiyaçlarını gidermek için modern dram eseri hazırlamanın bir ihtiyaç olduğunun kanıtı olsa gerek. Bu girişim seyirciler için gerçekten başarılı oldu, takdire değer önemli bir sürpriz olarak değerlendirildi.
Tome Arsovski’nin “Cümbüş” adlı oyunun ikinci prömiyeri “Bumerang” sayılmaz. Oyunun rejisörü Osmanli, Dram tiyatrosunda temsili izlememiş, müelliflerle
metinde düzeltmeler yapmasını anlaşmış. Oyunun müellifi rejisörün uyarılarını kabul etmiş, bundan Osmanli çok memnun kalmış, yapılan değişmeler sonucunda “Bumerang”dan farklı bir metin ortaya çıkmış. “Cümbüş” oyunun sunulması için yeni sahne temin edilmiş, temsilin büyük bir bölümü parterde sunuldu, salonun sol tarafında yer alan balkonda da oyunun büyük bir bölümü sunuldu. Oyunun bu şekilde sunulması, izleyicinin de “Cümbüş”ün içinde yer almasına imkan yarattı. Çağlar boyunca tiyatro sanatında reji ile kostümler ve sahne tasarımı arasındaki bağ ve bütünlük önemli öğelerden biri sayılır. Koro ve bale üyelerinin giydikleri kostümler, Lubomir Brancoliça’nın hazırladığı müzik, çağdaş ve modern bir tarz yanı sıra oryantal Türk müziğini de yansıtır, Branko Kostovski’nin sahne tasarımı, mevcut mekanı mantıklı bir şekilde istifade etmiş, temsilin asıl amacı izleyiciyi eğlendirmektir. Bu temsil Üsküp Türk Tiyatrosu’nun seyircisine hazırladığı sayısı çok başarılı temsillerden biri sayılır. Suzan Maksut ile Salaettin Bilal üstlendikleri rolleri oldukça sempatik bir tarzda canlandırdı, diğer aktörler ise “özellikle komik rolleri oynayanlar sağlam ve tecrübeli bir aktör siması sergilediler.
Haziran ayın sonuna doğru Üsküp Türk Tiyatrosu; Tuzla, Sarayova ve Mostar’da Tome Arsovski’nin “Cümbüş” oyununu sundu. Tiyatro ilk defa bu şehirlerde üç temsil sundu. Azınlıklar dilinde özgün kültürü yaşatan Tiyatro sanatçıları görevini profesyonelce yaptıkları defalarca dile getirildi. Tome Arsovki’nin “Cümbüş” oyununu Profesyonel tiyatro imajını bir kez daha kanıtladı. Üsküp Türk Tiyatrosu aktör elemanları arasında başarılı profesyonel sanatçılara sahiptir. Bunların başında; Lütfü Seyfullah, Ramadan Mahmut, Suzana Maksut ve Salaettin Bilal yer alır.
Rejisör Mirko Stefanovski Üsküp Türk Tiyatrosu’nun Dragutin Dobriçanin’in “Marstan gelen adam” adlı oyunun prömiyerini hazırlarken iki önemli noktaya dikat çekmek istemiş, ilki eğlenceli bir temsil hazırlamak, ikinci önemli nokta oyunun ana konusunu oluşturan bir ailede aile fertleri arasındaki ilişkileri yansıtmaktır. Oyunun rejisörü ufak da olsa metinde bazı değişmeler yapmış, oyunda kahramanlar rüya görür gibi göstermeye çalışmış. Rejisörün bu yaklaşımı olumlu kabul edildi, seyirci oyunu beğendi. İzlemeye değer ilginç bir oyun, izleyiciler oyun esansında tatlı tatlı, candan gülüyordu. Oyunun izleyicide pozitif bir izlenim bırakmasında aktörlerin büyük katkısı olmuştur, aktörlerin hepsi adeta bir ağızdan konuşuyordu, oyunu yöneten rejisörün çabaları da başarılı karşılandı. 59 Krum Stoyanov konuk rejisör olarak Lorka’nın “Kanlı düğünler” temsilini hazırladı. Bu oyunda farklı ve olağan üstü güç sergilendi, insanların hırsları ve gururları konu edildi. Komşu kadının görevi, genç kızın ve hizmetçinin arasındaki ilişkileri, ortalığı karıştırmaktır. Hepsini tek bir duygu, kaygı duygusu birleştirir. Bu duygu tek bir canın farklı vücutlarda var oluşu gibidir. Rejisörün beş rolü tek bir oyuncuya vermesi idesi bundan kaynaklanır. Oyunda doğal ve melodram sahneleri başarılı bir başlangıcın kanıtıdır. Oyunda rol alan Müşeref Lozana (Anneyi), Sabina Ayrulla (genç kızı), Mehdi Bayraktari (Leonardo)’yu canlandırdı. Krum Stoyanov Ansamblodan “maksimumu çıkarmayı becerdi. Yıldız Hayredin (Leonardo’nun hanımını) oynadı, oyunun dramatik sahnelerin canlandırılmasına katkı sundu.